8 Şubat 2011 Salı

2,5 film birden

Pazar gününü tamamen yatay şekilde geçirmeyi başardık ve bu sırada filmler izledik tabi. Beğeni sıralamasına göre şu şekilde.
1. film uzun zamandır izlemek kısmet olmayan Ip Man.
Bruce Lee'nin dövüş ustası İp Usta'nın hikayesini anlatıyor. Harika Kung Fu becerileri olan İp Usta'yı izlerken bunun gerçek bir hikaye olduğuna ve böyle dövüşen birinin olabileceğine insan inanamıyor. Çok başarılı yakın çekimlerle mis gibi kotarılmış bir film. İkincisi de var şimdi sıra onda. İp Man'ı tavsiye ediyorum.


2. film 2009'da !f İstanbul'da gösterilen Berlin Calling. İsminden de anlaşıldığı üzere Berlin'de geçiyor. Elektronik müziğin beşiklerinden biri olan Berlin'de 16 yaşından beri dj'lik yapan Martin aka Dj İckarus'un uyuşturucu ile sınavı olarak özetleyebiliriz konuyu. Kullanmadığı uyuşturucu kalmayan İcka sonunda tabir-i caizse kafayı sıyırıyor ve kendini bir rehabilitasyon merkezinde buluyor. Bu sırada patronu ve sevgilisi tarafından da terk ediliyor ve hastanede kendini tekrar bulmaya çalışıyor. O kadar güncel bir hikaye ve ortam var ki filmde, bu şekilde kendini izlettirmeyi başarıyor ama gereksiz uzun sahneler yok değil. Filmi illa izleyin diyemem ama soundtrack başarılı.



3. film ise (başlıktan da anlaşıldığı gibi yarısında uyuya kaldığım) Oscar adayı Winter's Bone.
Kötü. Kötü. Kötü. Acımasız olacağım izninizle. Bana hiçbir şey anlatmadı bu film. Yakalayamadı. Ki ne depresif, ne ağır, ne uzaklara bakmalı filmlere alışık bünyem bile bu Amerikan kabusunu kaldırmadı. Belki de çok fazla Amerikalı olduğu için bizim çok uzağımıza düştü ama sonuç itibariyle tavsiye etmiyorum. Aylar önce burada heyecanla bekliyorum diye yazdığım filmler de bazen böyle hayal kırıklığı yaratıyor işte napacaksın.

Hiç kızın güzelliğine falan aldanmayın. Kurtarmıyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder