Cumartesi günü Altın Ayı'lı Bal'a gittik. Öncelikle Gönenç'e teşekkür ederim uzun zamandır bu kadar derin bir film izlememiştim. Üçlemenin diğer iki filmi Yumurta ve Süt'ten sadece Yumurta'yı gördüm ve Bal'ı da izledikten sonra sinemanın ticari ve popüler kaygılar olmaksızın özüne döndüğünde ne kadar keyif verebileceğini hatırladım.
Bir kere Yusuf rolündeki ufaklık (Bora Altaş) bütün filmi almış götürmüş. Küçük bir oğlan çocuğundan bu denli iyi bir oyun alabildiği için Semih Kaplanoğlu'na ne desek az. Belli ki sabırla, özenle, ince eleyip çok sık dokunarak çalışılmış.
Bazı sahneler var 30 saniyeliğine de olsa insanın içine öyle bir dokunuyor ki... Sırf o sahneler için bile izlenir. Nuri Bilge Ceylan ve Tarkovski özentisi eleştirilerini yersiz buluyorum. Tabi ki benzerlikler var. Derdini sade, müziksiz, minimum diyalogla anlatmaya çalışan sanat sinemacılarının aynı yerlere uğrayıp, zaman zaman teknikte ve içerikte kesişmeleri çok normal geliyor bana. Semih Kaplanoğlu'na ödülü sonuna kadar hak etmiş bu güzel film için tekrar tebrikler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder