25 Kasım 2009 Çarşamba

yönetmen incileri 16

"Film as dream, film as music. No art passes our conscience in the way film does, and goes directly to our feelings, deep down into the dark rooms of our souls."
Ingmar Bergman

24 Kasım 2009 Salı

faydalı bilgiler

Bugün bloğumun fonksiyonel yüzüyle tanışacaksınız. Sizinle iki adet hoşluk paylaşmak istiyorum. Birincisi bir internet sitesi. Liveplasma. Müzikler ve filmlerle bir harita oluşturulmuş. Girip istediğiniz filmi/müziği arayarak onunla ilintili diğer film/müzikleri görebiliyorsunuz. Link burada



İkincisi de imdb bağlantılı çok basit bir arşivleme programı. EMDB. Dvd'lerini muntazaman arşivlemek isteyenlere. Link burada


23 Kasım 2009 Pazartesi

the white ribbon (2009)

Cannes'da Altın Palmiye'yi aldığından beri merakla beklediğim Haneke filmi. İzledikten sonra keyfi yorumlarımı da yazmak isteyeceğim kesin, fakat öncesinde trailer'ını paylaşayım, haberdar edeyim.

2012 (2009)

 
İyi haftalar okurlar. Her zaman beğendiğim filmlerden söz etmek durumunda değilim bence. O yüzden bugün vizyonumuzun gözde filmlerinden 2012'yi ele alıyorum. Dün akşam izleme fırsatı yakaladım, felaket filmlerini çok sevmeme rağmen bu kadar tantanayla gelen 2012 vasatın altında kaldı benim için. Çok beklentim vardı belki de o yüzdendir. Bir The Day After Tomorrow'dan aldığımız tadı ikiye katlar diye heveslenmiştim trailer'ı izlediğimde. Ama ı ıh. Hadi türün tüm klişelerini barındırmasını geçtim (this is the end yazılı bir pankart taşıyan dilenci, dünyanın sonuna inanan ama kimsenin takmadığı deli  adam, aile içi klişe ötesi sorunlar, iyi zenci adamlar, kötü beyaz adamlar...) bu kadar gizemli bir konuyu (Maya takvimi) bu kadar hödükçe ele alması hayal kırıklığı yarattı. Halbuse Maya Uygarlığı ne kadar çekici bir konu. Erkek veledin üvey babasını mı yoksa öz babasını mı daha çok sevdiğini izlemektense bir Maya kültürü, ne bileyim böyle eski kitaplar, belgeler vs. olsaydı film çok daha ilginç olurdu. Görsel efektleri saymazsak hiçbir şeye benzememiş. Bunun yerine District 9'a gitmenizi şiddetle tavsiye ederim.

17 Kasım 2009 Salı

dünyanın en uzun filmi

150 saatlik film var sevgili sinefiller. O kadar da sinefil değilim diyebilirsiniz ama adam (Gerard Courant) yapmış. İster beğen ister beğenme. 
Çekimleri 1978 yılında başlayan dünyanın un uzun filmi ünvanıyla vizyona giren Cinematon tam 150 saat sürüyor.
Ünlülerin, filozofların, oyuncuların, gazetecilerin, çocukların ve daha birçok kişinin 3 dakika 25 saniye boyunca kameranın önünde doğaçlama yapmalarından oluşan film Ocak ayında Fransa'da vizyona giriyormuş. Sadece yazıdan oluşan başlık sevmediğinizi bildiğimden filmdeki kişilerden birkaçını maksat görüntü olsun diye koyuyorum. Tam liste burada




Wim Wenders


 Terry Gilliam



Gaspar Noe

13 Kasım 2009 Cuma

lost highway / perfect drug

You are the perfect drug, the perfect druug, the perfect druuuuuug!

kıskanmak (2009)



Sevgili sadık okurlarım, biraz ara vermiş gibi gözüksem de işin aslı öyle değil. İşte geldim burdayım. Dün akşam çok sevdiğim arkadaşım Gönenç ile Zeki Demirkubuz'un Kıskanmak'ına gittik. Ben şahsen filmden memnun ayrıldım. Nahit Sırrı Örik'in aynı adlı romanından bir uyarlama. Kitabı okumadım fakat filmi izleyince inanılmaz merak ettim. Salt kıskançlık duygusu üzerine koca bir kitap çok çekici geldi. Neyse filme dönelim. Bir kere her şeyden önce konusu bakımından Türk Sineması'nda pek eşi benzeri yok. Sırf bu nedenle bile gidilip görülmeye, Seniha karakterinin kıskançlık duygusunu 1500 boyutuyla bize hissettirmesini izlemeye değer. Zeki Demirkubuz ilk kez dönem filmi yapmış, yok Berrak Tüzünataç hiç iyi oynamamış gibi konulara hiç girmeyeceğim zira Internette küçük bir araştırma sizi bu türden eleştirilere kısa yoldan götürecektir. Benim için Seniha yani Nergis Öztürk filmin yıldızıydı ama Berrak Tüzünataç'ı da "kıskanmamak", hakkını vermek gerek. Tüm emeğini ortaya koymuş. Daha iyi yerlere gelecek bence. Çok güzel çalımlar var filmde. Çirkin bir kadının kıskançlığını güzel kadına yöneltmesini tüm film boyunca bekliyorsunuz fakat kıskançlık o kadar yoğun ki tek bir kişiye indirgenemez, kadının adeta içine işlemiş. Filmin tek eksik yanı kadına bu duyguların nasıl ve neden işlediğini doyasıya anlatmaması. Seniha sadece çirkin olduğu ya da bir yanaşma olduğu için bu kadar kıskanç olamaz. İşte bu yüzden en kısa zamanda kitabı okumak istiyorum. Bu haftanın en kayda değer filmi ilan ettim, gidin gittirin.

6 Kasım 2009 Cuma

sound'a gir be!

Bugün, blog'un "tamamen keyfi" sıfatını hak ettiğini göstermek için buradayım. Fatih Akın'ın İstanbul Hatırası (Crossing the Bridge - Sound of Istanbul) dönüp dönüp izlediğim, müziklerini defalarca dinlediğim bir masal benim için. İstanbul'u bu kadar güzel anlatmak herkesin harcı değil. İşte filmin en sevdiğim parçalarından biri... Sondaki Nokia melodisinin yarattığı tezatlığı seviyorum. Siyasibend'in tek derdi müzik olan elemanlarını da... Yürü be oğlum sound'a gir!



Video: Hayyam   Benzer: hayyam, siya, siyabend, istanbul, hatırası

4 Kasım 2009 Çarşamba

yönetmen incileri 15

"I also wanted to express the strength of cinema to hide reality, while being entertaining. Cinema can fill in the empty spaces of your life and your loneliness."

Pedro Almodovar

3 Kasım 2009 Salı

across the universe

Sevgili sayısı az ama kalbi temiz okur, yepyeni bir açılımla karşınızdayım. Artık soundtrack'lerin de cicilerini, tamamen ruh halime endeksli bir şekilde buradan paylaşacağım. İşte çeşitli filmlere farklı cover'lar ile fon müziği olmuş Across The Universe... Tüm hippi ruhlular için gelsin.

2 Kasım 2009 Pazartesi

green zone (2010)

Greengrass ve Damon ikilisinden, Bourne serisinin yenisini beklerken sıkılmayalım diye bir teselli. Imdb'ye göre  Nisan 2010 bize göre kısmet artık.