23 Haziran 2010 Çarşamba

the invention of lying (2009)


Yalan diye bir şeyin var olmadığı bir dünya düşünün. Olmayan hiçbir şeyden söz edilmediği, sadece gerçek olanın, gerçek hislerin çatır çatır konuşulduğu... Ve bir gün, zor durumdaki bir adam beyninde gelişen anlık etkiyle, bir yalan söyleyiveriyor. Herkes ona inanıyor çünkü inanmamak gibi bir kavram zaten yok.
Ricky Gervais'den zeka ürünü bir film. Hayatla ilgili en kilit sorgulamaları yapıyor, aynı zamanda da eğlendiriyor.



O kadar güzel detaylar var ki. Örneğin yalan olmasaydı reklam sloganları ne olurdu?

Coke. It's very famous.
Pepsi. For when they don't have Coke.

Bu çirkin havada keyfinizi yerine getirecek türden bir film. Ben kefilim.

18 Haziran 2010 Cuma

17 Haziran 2010 Perşembe

no impact man (2009)


Bir yıl boyunca çevreye hiçbir zararlı etkide bulunmadan yaşayabilir misiniz? Araba, uçak, otobüs gibi karbon salınımı yaratan hiçbir araca binmeden, ambalajlı yiyecek, içecek, temizlik malzemesi kullanmadan, sadece yerel ve organik olarak üretilmiş yiyecekleri tüketerek, hiç çöp ve atık üretmeden her şeyi geri dönüştürerek, bebeğinizin altını pamuklu eski tip bezlerle bağlayarak, küçük bir toprak alan kiralayıp kendi sebzenizi yetiştirerek ve evde solucanlarla dolu bir kutuda yiyecek atıklarınızı tekrardan toprağa dönüştürmeye çalışarak, elektrik kullanmadan, asansöre binmeden, tuvalet kağıdına veda edip çamaşırları küvette ayaklarınızla yıkarayarak...



Ve bunların hepsini New York'ta yapabilir misiniz?
No Impact Man yani Colin Beavan, tam bir tüketim çılgını olan karısı ve 2 yaşındaki kızları ile birlikte bunu gerçekleştirdi. Tabi ki amacı en son nereye kadar gideblieceğini görmek ve herkesin dikkatini bu konuya çekmekti. Kimseden tuvalet kağıdından hijyenden vazgeçmelerini isteyemem ama çevreye minimum zarar vererek yaşamaya çalışmak hepimizin boynunun borcu diyor. Belgesel tadında ilginç bir film izlemek isteyenlere bugünkü tavsiyemdir. Filmin amacına ulaşmak konusunda ne kadar başarılı olduğu meçhul çünkü en nihayetinde kendisiyle çelişiyor. Colin bu girişimi sonunda meşhur oluyor, Kapitalizmin, tüketimin en baba yayıcısı olan televizyona çıkıp, milyonlarca ağaç kesilerek üretilen bir kitap yazıyor vs vs.  Ama sırf onların bu zorlu koşullarda yaşamaya çalışmasını izlemek bile ilginç.

16 Haziran 2010 Çarşamba

somewhere (2010)

Sevdiğimiz ablamız, bir elin parmaklarını geçmeyen kadın yönetmenlerden Sofia Coppola'nın yeni filmi. Lost in Translation ile kanıma girmişti, Marie Antoinette ile yerinde saymıştı, bakalım sırada ne var?
Dibe vurmuş bir oyuncunun hayatı, kızının gelişiyle birlikte yeniden şekillenmeye başlar. Konu çok sıradan duruyor ama trailer'dan bir sıcaklık aldım ben şahsen.

11 Haziran 2010 Cuma

the killer inside me (2010)

Michael Winterbottom 'ın yeni filmi, bir kitap uyarlaması. Böyle bir film noir havası, 50'lerin tadı falan... İzlenesi gözüküyor.

3 Haziran 2010 Perşembe

yönetmen incileri 20

"If my films make one more person miserable, I'll feel I have done my job."
Woody Allen