22 Şubat 2010 Pazartesi

un prophète (2009)


!f 2010'un en iddialı filmlerinden biri, Cannes'da büyük ödülü kapmış, hapishanede geçiyor, ismi ilgi çekici, konusu heyecan verici gözüküyor ama bizim için büyük bir hayal kırıklığı oldu. Zaten tamamen keyfi bloğum ne ödül takar ne de iddialara kulak asar. Herkesin bu kadar övgüyle söz ettiği bu filmden ben nefret ettim. Cuma akşamı 3 saatimi yediği gibi yıllar sonra ilk kez "film bitmeden sinemadan çıkma" isteği uyandırdı. Gelelim neden bu kadar kötü bulduğuma... Genç yaşta hapise giren ve orada yavaş yavaş çok önemli bir adama dönüşen Malik'in öyküsü hiç orjinal değil. Hadi tamam öykü alışıldık olur ama onu öyle bir anlatırsın ki değil 3 5 saat olsa izlenir. Oysa burada hikaye sündürülmüş, gereksiz detaylar ve uzuuuun sahnelerle sanki izleyicinin sabrı denenmiş. Kardeşim taş olsa çatlar! Evet tepkiliyim sayın sinefil. Sen kalk taa Caddebostan'a git, kıta değiştir bir film için o sana neler yapsın. Üzerine 2 wipeout, 3 yemekteyiz izleme isteği uyandıran yeraltı peygamberini hiçbirinize tavsiye etmiyorum.

1 yorum:

  1. yoruma tamamen katiliyor ve kimseye tavsiye etmiyorum. herhangi bir hapishane filmiyle kiyaslanmayacak kadar basarisiz. Hatta o kadar kotu ki, Oz'un herhangi bir bolumu bile bu filmden daha orijinal ve etkileyici..
    o derece..

    YanıtlaSil