15 Eylül 2010 Çarşamba

the ghost writer


Bu haftaki film önerim (bayramda aldığımız bir balya dvd'nin en iyisi): Hüseyin Üzmez'in Polonya asıllı Fransız versiyonu, çirkin ve korkunç insan Roman Polanski'nin güzel ve iyi filmi The Ghost Writer. Zaten Filmi bize izlettiren tecavüzcü yönetmeni değil, oynadığı her yeni rolde büyüdükçe büyüyen Ewan McGregor oldu.
Eski İngiltere başkanının anılarını yazmak üzere tutulan bir "hayalet yazar", anıları deştikçe, olayları araştırdıkça kendini gerilimli, ürkütücü olaylar içinde bulur. Kendinden önceki yazarın esrarengiz ölümü, başkanın karısının gizemli hareketleri yazarımıza ve bize soğuk soğuk terler döktürür.
Bence filmin en iyi yanı politik ve ekonomik sırların özenle kurgulanmış olmasının yanında yaratılan atmosfer. Başkanın yaşadığı ev, hiçliğin ortasında gri bir çölde ultra korumalı, teknolojik ve buz gibi bir bina. Karısı bu ortamdaki bir bukalemun gibi oraya uyum sağlamış, bembeyaz tenli, uzun dümdüz kıyafetler giyen bir keşiş gibi. Ortamdaki tek renk Sex and the City'nin Samantha'sı Kim Catrall. Başkanın asistanı/metresi rolünde görüyoruz kendisini.


Bir önceki post'ta açtığım "baştan savma sonlar" başlıklı konuyu burada bağlamak istiyorum. Film sonu böyle olur sevgili sinefilyum. Bittiğinde bir süre ekrana bakmaya devam etmenizi sağlar. Eneeee ne güzel bitti, şey oldu mu di mi? gibi sorular sordurtur. Bodoslama sonlara son! Trailer'a bakalım göbek atalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder