13 Eylül 2010 Pazartesi

unthinkable


Bayramda yaptığımız toplu dvd alımı meyvelerini vermeye başladı. Önce görece kötü haberle başlıyorum: Unthinkable. Kötü derken bir balya dvd içinden rasgele seçince ve kadroyu sağlam görünce daha iyi bir şey bekliyordum ben. Neyse konuya gelelim. Amerika'nın 3 farklı yerine nükleer bomba yerleştirdiğini söyleyen ve bunu videolarla kanıtlayan bir abimiz var Michael Sheen (ki bence filmin en iyi karakteri). Yakalanıyor ve geçmişi gizemlerle dolu işkenceci abimizin (Samuel L. Jackson) ellerine teslim ediliyor, konuşturana kadar her türlü işkence mübah yoksa Amerika'nın büyük bölümü nükleer bomba ile havaya uçacak (ağzımın suları akıyor). Fakat tabi ki bir de ajan Brody var (Carrie-Anne Moss) ki kendisi insan haklarını savunan, işkence karşıtı bir FBI ajanı. Filmin en güzel tarafı işkenceci ile kadının çekişmeleri. Bir yanda göz göre göre tırnakları sökülen bir adam, bir yanda ölme tehlikesi altında binlerce belki milyonlarca Amerikalı olduğu için işkence karşıtı ajan Brody bile sınırlarını zorlamak zorunda kalıyor. Birey mi? Ülke mi? Söz konusu ülkenin güvenliği olunca şiddetin sınırları ortadan kalkar mı? Filmin iyi yani bu kısmı demiştik. Kötü yanı da tabi ki sonu. Baştan savma sonları sevmiyorum. Aceleye gelmiş, sanki önemi yokmuş gibi... Yine de Unthinkable boş bir pazar gününü şenlendirecek niteliklere sahip.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder